Dünya Nasıl Oluştu? | Dünyanın Oluşumu Belgeseli, 20 Şub 2020
Dünyanın nasıl oluştuğu herkesin merak ettiği bir konu. Dünyamız nasıl oluştu hiç düşündünüz mü? Dünya, güneş, güneş sistemi, ay ve diğer gezegenlerle ilgili merak ettiğiniz her şeyi Dünyanın Oluşumu Belgeselinde bulabilirsiniz.
Bu soruya cevap bulmak için zamanda geriye gitmemiz gerekiyor. Hayır hayır, çok daha geriye.
Yaklaşık 5 milyar yıl önce şu an Güneş Sisteminin olduğu yerde sadece yıldız kalıntılarından oluşan bir toz bulutu vardı. Bu toz bulutunu oluşturan maddeler zamanla çarpışıp birleşmeye başladılar. Demir gibi ağır elementler birleştikçe muazzam büyüklükte bir kütle oluştu. Bu Kütle tıpkı dünyamız gibi yerçekimine sahipti. Kütle büyüdükçe oluşturduğu çekim kuvveti de artıyordu ve daha fazla maddeyi kendisine çekmesine neden oluyordu.
Böylece güneşin çekirdeği oluştu. Çekirdeğin etrafına uyguladığı çekim kuvveti çok büyüktü. Bu çekim kuvveti, en hafif element olan hidrojen atomlarını kendine çektikçe onların kaynaşıp birleşmelerine neden oldu. Çekirdek hidrojen atomlarını öylesine büyük bir kuvvetle çekiyordu ki hidrojen atomları birleşip Helyum atomlarını oluşturuyordu. Helyum elementinin adı da Güneş’in antik yunancadaki adı olan Helios kelimesinden gelir. Hidrojen atomlarının birleşerek Helyum atomlarını oluşturduğu tepkimeye füzyon yani kaynaşma adı veriliyor. Bu tepkime sonucunda akılalmaz miktarda enerji açığa çıkar. Hidrojen bombası olarak da bilinen bu tepkime, bir atom bombasından binlerce kat daha fazla enerji oluşmasını sağlar.
Merkezde birleşen muazzam kütle sayesinde Güneşimiz doğmuş oldu. Güneş öylesine büyük bir kütleye sahiptir ki Güneş sistemi’nin toplam kütlesinin %99,8’ini oluşturur. Yani güneş sistemi 100 kilogram ağırlığında olsaydı bunun 99,8 kilogramı güneşten, kalan 0,2 kilogramı diğer gezegenlerden oluşurdu. Güneş Dünya’ya göre kıyaslanamayacak kadar büyüktür. Yaklaşık 1 milyon tane dünya, Güneş’in içine sığabilir. Güneş 300 ton ağırlığında olsaydı Dünya’mız sadece 1 kilogram ağırlığında olurdu. Ayrıca güneşin tek faydası bizi ısıtması değildir. Dünyadaki enerjinin tümü güneşten gelir. Bugün enerji kaynağı olarak kullandığımız petrol kömür doğalgaz gibi kaynaklar bile enerjisini güneşten alır. Çünkü Bitkiler güneş ışığı sayesinde fotosentez yapıp enerji üretirler. Bu bitki ve onları yiyen hayvanların kalıntıları milyonlarca yılda fosilleşip petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynakları olan fosil yakıtları oluşturmuşlardır. Güneşimiz olmadan hayatta kalmamız imkansızdır.
Güneş, oluşumu sırasında kendine yakın olan gaz haldeki elementleri çekip kendi kütlesine katmıştır. Bu yüzden Güneş’in yakınlarında sadece demir, silikon, oksijen ve magnezyum gibi ağır elementler kalmıştır. Dünya’nın kütlesinin neredeyse tamamını da bu ağır elementler oluşturur. Güneş kendine daha uzak bölgelerdeki gaz halde bulunan elementleri ise kendine çekememiştir. Bu yüzden Güneş’e yakın olan 4 gezegen katı maddelerden oluşur ve daha küçüklerdir. Güneş’e daha uzak olan 4 gezegen ise gazlardan oluşur ve büyüktürler. Hatta onlara gaz devleri dendiği de olur. En uzaktaki pluton ise bir cüce gezegendir. Çünkü pluton o kadar küçüktür ki etrafındaki küçük göktaşlarını bile kendine çekip temizleyememiştir. Diğer gezegenler ise yakınlarındaki tüm küçük göktaşlarını kendilerine çekecek yerçekimine sahiptir.
Devasa yıldızımızda bunlar olurken, Güneş’in yörüngesinde dönmekte olan kaya parçaları da birbirleriyle çarpışıp birleşmeye başladılar. Kayalar çarpışıp birleştikçe etraflarındaki diğer maddeleri de çekip kendi kütlelerine dahil ediyorlardı. Bütün gezegenler bu şekilde oluştular...